Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yapımı tamamlanan 85 yatırımın toplu açılış törenine katılmak üzere İlimize geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Diyarbakır ziyaretinde Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Mehmet Özhaseki, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Berat Albayrak, Önceki Dönem Bakanlarımız Mehdi Eker, Cevdet Yılmaz, Kutbettin Arzu ve Salim Ensarioğlu, Önceki Dönem Milletvekilleri, Bakan Yardımcıları, Bakanlıkların üst düzey yöneticileri eşlik etti.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ilk olarak Karayolları yerleşkesi içerisinde yapılacak olan ve ilimizin en büyük camisi olma özelliğine sahip olacak Merkez Camiinin temel atma törenine katıldı.
Daha sonra Valilik önünde gerçekleştirilen toplu açılış töreninin yapılacağı alana geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekileri burada coşkulu bir kalabalık karşıladı.
Toplu açılış töreninin açış konuşmasını yapan Valimiz Sayın Hüseyin Aksoy şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakan Yardımcım, Bakanlar Kurulumuzun çok değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, saygıdeğer Diyarbakırlılar, değerli katılımcılar; bugün Diyarbakır ilinde gerçekleştirilen yatırımların toplu açılış törenini gerçekleştirmek üzere bir aradayız.
Sayın Cumhurbaşkanım, 33 ayrı medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı kültür ve inanca sahip insanların hoşgörü içerisinde kardeşçe bir arada yaşadığı kadim şehir Diyarbakır’ımıza, halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olarak üçüncü kez hoş geldiniz, onur verdiniz.
Sayın Cumhurbaşkanım.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100. Yılında 2023 yılında ülkemizi dünyanın ilk 10 devleti arasında yer alma hedefi koydunuz. Diyarbakır ilinde de talimatlarınızla başlatılan bu hedefin gerçekleşmesine katkı sağlayacak 85 yatırımı bugün hizmete açıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ulaştırmadan Çevreye, Gençlik Merkezlerinden spor tesislerine, Eğitimden Sağlığa, Tarımdan Hayvancılığa, sosyal ve hizmet binalarından tarihi binaların restorasyonuna birçok alanda toplam 288 milyonluk bir harcama ile bu yatırımlar gerçekleşmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanım.
Açılışını yapacağımız bu yatırımların dışında Diyarbakır ilinde önceki yıllar başlayan ve devam etmekte olan 163 yatırım bulunmaktadır. Bunların proje bedeli ise bugün açılışını yapacağımız yatırımların 17 katı, 4 milyar 850 Milyon Türk Lirasıdır. Bu yatırımlar devletimizin ve hükümetimizin Diyarbakır’a verdiği önemin açık bir göstergesidir.
Sayın Cumhurbaşkanım.
Milli birliğimizi ve kardeşliğimizi hedef alan bölücü terör örgütünün son dönemde yoğunlaşmak istediği terör olaylarına Diyarbakır halkı prim vermemiştir, destek olmamıştır. Yapılan kanun dışı eylem çağrılarına provokasyon girişimlerine ilgi göstermemiş ve terör örgütü ile arasına mesafe koymuştur. Ayrıca 15 Temmuz gecesi hainlerle yapılmak istenen darbe teşebbüsünde Diyarbakır halkı milli iradeye sahip çıkmış ve demokrasi nöbeti tutmuştur. Terör eylemlerine destek vermeyen ve demokrasiye sahip çıkan Diyarbakır halkına huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım.
Verdiğiniz talimatlarla ilimizde bu yatırların gerçekleştirilmesini sağladığınız için zatı âlinize şükranlarımızı sunuyoruz. Bugün resmi açılışını yapacağımız kamu yatırımlarının tamamlanmasını sağlayan başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Bakanlar Kurulumuzun bütün üyelerine, sayın milletvekillerimize emeği geçen bütün kişilere teşekkür ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.”
Toplu açılış ve temel atma töreninde konuşan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan şunları söyledi: “Sevgili Diyarbakırlılar, değerli kardeşlerim. Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.
Yaklaşık 10 aylık bir aradan sonra bir kez daha sizlerle bir araya gelmenin memnuniyeti içerisindeyim. Son gelişimde Diyarbakır Havalimanının ve çeşitli hizmetlerin açılışını gerçekleştirmiştik. Geçtiğimiz 14 yılda Diyarbakır’a 30 milyara yakın yatırım yaptık. Eski rakamla 30 kattrilyon.
Bu PKK yanlıları ikide bir diyorlar ki 'barış, barış, barış.' Lafla barış olur mu? Elinde silahla dolaşanlarla barış olur mu? Biz inşa ediyoruz. Biz ihya ediyoruz. Biz, Diyarbakır Belediyesinin önünde hüngür hüngür ağlayan, çocukları dağa kaçırılmış anaları unutmuyoruz. Onlara barış diyenler nasıl baktılar, haince baktılar. Ama biz şefkatle baktık, merhametle baktık ve Hamdolsun işte şu anda artık her şey açılıyor. Barışın fedaileri biziz, özgürlüklerin fedaisi biziz ve bundan sonra da böyle olacak.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yaptığımız yatırımların toplam bedeli 280 milyar lira, yani 280 katrilyon lira. Bugün de Diyarbakır’da 676 trilyon liralık kamu ve özel sektör yatırımlarının toplu açılışını yapacağız.
Kardeşlerim.
Bugün Diyarbakır’ı geliştirmenin, kalkındırmanın yeni iş ve aş kapılarıyla güçlendirmenin çabası içerisindeyiz. Biz, sizi öyle gizli saklı değil alenen sevdik. Biz, bu şehri, bu şehrin güzel insanlarını Allah için sevdik. Bunun için de ülkemizin diğer 80 vilayeti ile birlikte Diyarbakır'a da aşkla sevgiyle tutkuyla hizmet veriyoruz. Şair ne diyor, “Ah ulan Diyarbakır, seni sevmek adamda yara bırakır” dese de biz, Diyarbakır'ı seviyoruz seveceğiz. Tarihinle medeniyetinle güzelliklerinle ve sıkıntılarınla her şeyinle başım üstüne Diyarbakır. Bu kardeşiniz, ülkenin yönetiminde sorumluluk sahibi olduğu sürece ne terör örgütünün çapulcuları ne de başka bir musibet size dokunamaz. Sahip olduğunuz hakların, hürriyetlerin, ihtiyacınız olan ekonomik kalkınmanın teminatı bizzat biziz. Sizin hakkınıza, hukukunuza el uzatmaya kalkan karşısında beni ve arkadaşlarımı bulur.
Türkiye nasıl İstanbul’suz, İzmir'siz, Trabzon'suz, Antalya'sız, Erzurum'suz olamazsa asla Diyarbakır'sız da olamaz çünkü Diyarbakır bizim kalbimiz. Bu coğrafyayı, bu halkı bizden koparmak isteyen, kalbimizi söküp almaya çalışıyor demektir. Diyarbakır, Türkiye'nin mührüdür, el uzatılmasına asla izin vermeyiz. Rabbim kaderimizi bu coğrafyada birlikte yazmış, bizim geçmişimiz gibi geleceğimiz de ortak. İnşaallah aydınlık bir gelecek bizleri bekliyor.
16 Nisan ülkemiz ile birlikte Diyarbakır için de yepyeni bir dönemin müjdecisi olacaktır. Şimdi Diyarbakır'dan öyle bir seslenelim ki tüm Türkiye duysun, tüm dünya duysun. Büyük Türkiye için evet mi? Güçlü Türkiye için evet mi? Müreffeh Türkiye için evet mi? İstikrarlı Türkiye için evet mi?
Diyarbakır'ın 16 Nisan'da işte bu mesajları duymayanlara duyuracağına, görmeyenlere göstereceğine inanıyorum. Diyarbakır beni mahcup etmeyecek değil mi?
Kardeşlerim.
Türkiye son 3 yıldır çok zorlu günlerden, çok zorlu sınamalardan geçiyor. Bin yıldır birlikte yaşadığımız bu coğrafyada tarihin her döneminde varlığımıza ve birliğimize yönelik saldırılara beraberce karşı koyduk. Sultan Alparslan önce Diyarbakır'a geldi. Buradan aldığı güç ve destekle Malazgirt Zaferi'ni kazandı. Selahaddin Eyyubi, Haçlı ordularının karşısına çıkarken arkasında neresi vardı (Diyarbakır)? Yavuz Sultan Selim Mısır'ı fethe giderken önce nereyle kucaklaştı biliyor musunuz? Diyarbakır ile kucaklaştı. Cumhuriyetimizi kurarken de Diyarbakır maddi ve manevi tüm gücüyle Ankara'nın yanında yer aldı.
Diyarbakır'ın, Diyarbakırlı kardeşlerimin kafasını bulandırmak isteyen olmadı mı? Elbette oldu. Bunlar fırsat buldukları her dönemde fitneleriyle, zehir kusan dilleriyle, sahte gülüşleri ve vaatleriyle ortaya çıktılar. Özellikle darbe dönemlerinde, sıkıyönetim dönemlerinde Diyarbakır'a yanlış yapılmamış mıdır? Elbette yapılmıştır. Hem de ne yanlışlar yapılmıştır. Aslında bu dönemlerde ülkemizin her köşesinde insanlar inançları ve düşünceleri yüzünden eziyet çekmiştir, baskı görmüştür. Bizzat kendim bu sıkıntılara maruz kalmış, belediye başkanlığım elimden zorla alınmış, cezaevine düşmüş birisiyim. Hiç şüphesiz Diyarbakır, bu zulmü çok daha ağır şekilde yaşadı. O güzel Diyarbakır türküsünde ne diyor? “Gazi köşkü serindir, Dicle Nehri derindir, sen ağlama garip anam, Kadir Mevlam kerimdir.” Evet, sizler de 'Mevlam kerimdir.' diyerek sabrettiniz.
Kardeşlerim.
2001 yılında arkadaşlarımızla bir araya geldik. Yeni parti kurmaya karar verdik. İşte bu sebeple adını adalet ve kalkınma kavramlarıyla ifade ettik.
2002'nin Kasım ayında iktidara geldiğimizde hemen kolları sıvadık. Bir yandan geçmişin hatalarını telafi ederken diğer taraftan da geleceğin Türkiye’sini inşa etmenin gayreti içine girdik. Koalisyonlarla, çekişmelerle, krizlerle milletin yıllarını çalmışlar, sırtına yük üzerine yük bindirmişlerdi. Bir yandan demokraside diğer yandan ekonomide yaşanan sorunlar insanımızı adeta hayatından bezdirmişti. Biz işte tüm sorunların çözümü için kararlı ve süratli bir reform süreci başlattık. Ekonomide yatırımları artırarak, büyük projeleri ardı ardına hayata geçirerek, mali disiplini sağlayarak ülkemizi üç kat büyüttük. Eğitimde 270 bin yeni derslik yaptık. 560 bin yeni öğretmen atadık. 76 olan üniversite sayısını 181'e çıkardık. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Burs ve kredi imkânlarını genişlettik. Adete bir devrim.
Sağlıkta, 3 bin 500 yeni sağlık tesisi, 7 bin 600 aile sağlığı merkezi yaptık. 500 bin yeni sağlık çalışanı istihdam ederek, hastanelerimizi her türlü araç ve gereçle donatarak büyük bir dönüşüme imza attık. Şimdi şehir hastaneleriyle bu dönüşümü daha ileriye taşıyoruz.
Diyarbakır Kayapınar'da da bir şehir hastanesinin kuruluşuyla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Hastaneye gireceksiniz, evelallah şifayı bulmuş olarak çıkacaksınız. Öyle hijyen itibarıyla rezil, rezalet hastaneler olmayacak.
Bugün gençlerin parlamentoya girmesini istemeyenlerin, daha önce "18 yaşında olanların parlamentoya girmesi" için kendileri de isteyerek teklif vermişlerdi. Şimdi ise kendi tekliflerine ters düşüyorlar. Bunlar akşam başka, sabah başka.
Ulaşım da Türkiye'de, AK Parti iktidarı öncesinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol vardı. Biz buna 19 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Hızlı tren hatları da kurduk. Otoyollarla, köprülerle ülkemizde ulaşım devrimini gerçekleştirdik.
Kardeşlerim.
Buradan bir müjdeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyarbakır'ın Ergani ve Bismil ilçelerine bu yıl içinde, Silvan ve Çermik ilçelerine de önümüzdeki yıl doğalgazı veriyoruz. Fakat şunu söyleyim. PKK terör örgütü mensupları, biz dogalgaz hatlarındaki isale çalışmaları yaparız, onlar gelir bombalarlar. Bunlar hain, bunlar alçak, bunlar benim Kürt kardeşlerimi sevmiyor. Bunlar benim Kürt kardeşlerimin asla temsilcisi olamaz. Her şey yalan. Sormak lazım, siz burada belediyeler elinizdeydi de ne yaptınız?
Yasal yollardan yeni belediye başkanları kayyumlar atandı. Hemen her yer değişmeye başladı. İş bilenin kılıç kuşananın. Birde sevgili kardeşlerim. Bu iş aşk meselesidir, dertli olmak gerek. Aşk ile koşan yorulmaz. Bunu böyle biliniz, şimdiden hayırlı olsun, diyorum.
Diyarbakır'ı şanına yakışan bir stadyuma kavuşturmak istedik. İnşaallah bu Ağustos ayında hizmete girecek.
Erdoğan, GAP'ın en önemli sulama projeleri nerede? Diyarbakır da. 2019 yılına kadar 1 milyon hektar alanı sulamaya açacak baraj ve tesislerin inşasının hızla sürüyor.
Toplu konutta bugüne kadar Türkiye genelinde 762 bin konutu, sosyal tesisleri ve alt yapısıyla tamamlayıp vatandaşlarımıza teslim ettik. Diyarbakır'da teslim edilen konut sayısı 11 bine ulaştı.
2015 yılındaki çukur eylemlerinde yıkılan evleri, iş yerlerini ayağa kaldırıyoruz. Suriçi'ni Diyarbakır'a ve ülkemize yakışır bir yer haline getirmek istiyoruz. Bölgede çok fazla tarihi eser olduğu için çalışmalar biraz hassas ve yavaş ilerliyor. Buna rağmen şu ana kadar 3 bin 695 bağımsız birimin yıkımı ve enkaz kaldırma işlemleri tamamlandı. Bölgenin alt yapısı baştan sona yenileniyor. Sokaklar ve dükkanlar dahil tümüyle elden geçiriliyor. Suriçi'ne ilk etapta 44, toplamda 2 bin Diyarbakır evi yapıp turizm sektörünün hizmetine sunacağız.
Kardeşlerim.
Niçin Diyarbakır turizmde patlama yapmasın, neden? Terör olursa buraya ajan teröristler gelir, turist gelmez. Ajan teröristler buraya geliyor mu? Gelirler. Onların işi, gücü karıştırmak. Onlar mikserdir mikser ama terör mikseri. Hevsel Bahçeleri reaksiyon alanı olarak tüm halkımıza hizmet verecek şekilde yeniden düzenleniyor. Benim kürt kardeşlerim çocuklarını alacak yanına alacak yanına yiyeceklerini Hevsel Bahçelerinde istedikleri gibi yaşayacaklar. Üçkuyular ve Çölgüzelin de 5 bin 637 yeni konut yapılıyor. Bunların 1500 tanesi teslim aşamasına geldi. Kimseyi mağdur etmeden herkesin gönlünü yaparak bu işleri yürütüyoruz. 2 yıl içerisinde bitecek.
Cazibe Merkezleri Programları kapsamında Diyarbakır'da 6 milyar 200 milyon liralık yatırımla, 37 bin 300 kişilik istihdam hedefliyoruz. Diyarbakır'ın ihracatı ve ithalatıyla maalesef Türkiye'nin şu anda 65'inci şehri. Bana göre Diyarbakır dış ticarette en kötü nufusa uygun şekilde ilk 15-20 arasında yer almalı.
Peki bunun yolu nedir? Bunun yolu istikrar ve güvendir. Terörün olduğu yerde istikrar olur mu? Terörün olduğu yerde güven olur mu? Şimdi istikrar ve güveni sağlamak için ne diyoruz. Katılımcılar EVET diyor). Huzurun olmadığı, istikrarın olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Kimse gelip terörün, kavganın eksik olmadığı bir yere yatırım yapmaz, yatırım olmayınca da istihdam olmaz, iş olmaz, aş olmaz. Bölücü terör örgütü, ülkemizin ve milletimizin huzurunun baş düşmanıdır. Adeta parasını verenin dilediği gibi kullandığı bu kiralık katiller şebekesinden ülkemizi ve Kürt kardeşlerimizi kurtarmakta kararlıyız. Hak, hukuk, adalet tanımayan zalimlere karşı mücadelemizi bedelini tehditlerle, kumpaslarla hatta darbe teşebbüsleriyle ödeme pahasına nasıl verdiğimizin en yakın şahidi sizlersiniz. Bugün de bedeli ne olursa olsun Kürt kardeşlerimizi bölücü terör örgütünün zulmünden kurtarmaya söz veriyoruz. Bu hain örgüt hiçbir vatandaşımızın evini başına yıkamayacak. Bu alçak örgüt artık hiçbir vatandaşımızın evladını elinden zorla alamayacak. Bu kalleş örgüt artık çocuğuyla, kardeşiyle, anasıyla, babasıyla tehdit ederek kimsenin siyasi iradesini rehin alamayacak. Alırlar, nerede alırlar? Avrupa'da, Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da, Belçika'da, İsviçre'de alırlar ama Türkiye'de alamayacaklar. Onların sosyal demokrat, sosyalist partileriyle ne yazık ki, buradan giden terör örgütü mensupları onlarla birlikte yürüyüş yapıyorlar. Onların polis koruması altında yapıyorlar. Hatta Alman polis teşkilatının araçları içerisinde ne yazık ki terör örgütü mensuplarının oturduğunu, camdan da terör örgütünün posterlerini taşıyorlar. Böyle bir demokrasi, özgürlük, hak, hukuk olur mu? "İsviçre'de parlamentonun önünde dev bir poster, üzerinde benim resmim var. Şakağıma silahı dayamış, 'öldürün' diyor. Yürüyüş yapıyorlar. Yapanlar kim? PKK terör örgütüyle, DHKP-C'si ve onun yanında onların sosyalist partisi.
Kardeşlerim.
Allah'ın verdiği bu canı, O'ndan başka kimse alamaz. Ne bir an ileri, ne bir an geri. Biz buna inanmışız. Öyle yürüdük bu yolda. Yola çıktığımızda kefenimizi giydik, öyle yürüdük.
Siz 15 Temmuz gecesi meydanları dolduranlar değil misiniz? Siz 15 Temmuz gecesi F-16'lardan, helikopterlerden kaçtınız mı? Tanklara karşı duran sizdiniz değil mi? Genci, yaşlısı, kadını erkeği durduk mu? Evelallah mesele bu.
Devletimiz askeri, polisi, korucusu ve tüm kamu görevlileriyle sizlerin vatandaşlarımızın yanındadır. Her vatandaşın can ve mal güvenliği devletin güvencesi altındadır. Bölücü örgütle iş birliği içinde sizleri bizar eden FETÖ'nün hainlerini de devletten temizledik, temizliyoruz. Allah'ın izniyle artık devletin içinde sizi örgütün kucağına atacak kimse kalmıyor. Bizim muhatabımız sizsiniz. Sizden başkası yok. Şundan emin olun, bugüne kadar Kürt kardeşlerimize sağlanan ve zaten hakkınız olan demokratik, insani, kültürel imkanlardan geriye doğru, en küçük bir adım söz konusu değildir. Ne dille ilgili, ne isimlerle ilgili, ne kurslarla ilgili, ne kitaplarla ilgili, ne televizyon yayınlarıyla ilgili, ne akademik çalışmalarla ilgili, ne diğer hususlarla ilgili en küçük bir endişeniz olmasın.
Kardeşlerim.
Başbakanlığım döneminde Kürtçe yayın, kurslar serbest oldu mu? Anneler evlatlarıyla cezaevlerinde Kürtçe konuşabildi mi? Seçim kampanyaları Kürtçe yapılabildi mi? Biz özgürlüklerin teminatıyız.
Şu anda bile halen insanların tehdit yollarını arayan böyle bir terör örgütü var. Bunlara 16 Nisan'da fırsat verilmeyeceğinize inanıyorum.
Bütün bu yaptıklarımız sizlere ana sütü kadar helal olan haklardır. Güle güle kullanın. Biz söyleyecek sözü olan, projesi olan, derdi olan herkesle konuşmaya, görüşmeye, birlikte yol yürümeye hazırız. Tek bir şartımız var, kimsenin elinde silah olmayacak, kimse bu ülkeyi bölmeye, bu milleti parçalamaya kalkmayacak.
İşte bunun için ne diyoruz. Tek Millet, dikkat edin kardeşlerim Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Roman, Boşnak demiyoruz, hepsini birden içerisine alan bir ifade kullanarak "Tek millet" diyoruz. Yani 80 milyonu ile Tek Millet. Zira biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik, ayrım yok. Bu şehirde, sözüm ona kendini Kürtlerin temsilcisi olarak tanıtan bir parti, tarihinin en yüksek oyunu aldığı, 7 Haziran seçimlerinin ertesi günü Diyarbakır sokaklarında, kendileri gibi düşünmeyen insanların katledilmesine ses çıkardı mı? Bu sokaklarda 53 Kürt kardeşimiz öldürüldü mü?
Ölen Kürt’tü, öldüren de Kürt’tü. Bu alçaklar, bu katiller, hemen yapılan ilk seçimde tokadı yediler. Şimdi bu oyunlara bir daha gelmeyeceğiz. Tam tersine, demokrasinin, hukukun, Meclisin, devletin kendilerine verdiği imkânları götürdüler terör örgütüne teslim ettiler.
Çukur eylemleri. Devletin imkânlarıyla, vatandaşımın sokaklarını, caddelerini, kanallarla delik değişik ettiler. Senin görevin benim vatandaşıma modern imkânlar hazırlamak, onların yaşam koşullarını bozmak değil ama bozdular. Terör örgütünün dediğini yapmadıkları için alçakça katlettiler. Bizim arkamızda PKK, PYD, YPG var dediler. Milleti bununla tehdit ettiler. Sizlere bu zulmü reva görenlerin, bıraktım 80 milyonluk Türkiye'ye sadece şu Diyarbakır'a en küçük bir faydası oldu mu, olabilir mi? Elinde silahıyla milleti katleden teröristle, onu arkasına alıp milleti tehdit eden sözde siyasetçi arasında ne fark var? Bizim bugüne kadar yaptığımız reformlardan, hangisinin yanında durdular? En son 16 Nisan'daki tavırları ortada. Düştüler marjinal örgütlerin peşine, düştüler CHP'nin peşine, düştüler Avrupa'daki ırkçı yönetimlerin peşine. Şu anda 'hayır' deyip dolanıyorlar. Hâlbuki sizlerin yaşadığı sorunların, sıkıntıların en önemli sebebi mevcut yönetim sistemi değil mi? Bu, 1980'deki hazırlanan anayasa değil mi? O zaman buna 'hayır' dediklerini söyleyenlere, biz şimdi gelin, ona madem ki hayır dediniz gelin bu defa evet diyelim. Değiştiriyoruz, hazırlayalım dedik. Katılmadılar.
Kardeşlerim.
Anayasa değişikliğiyle gelen yeni sistemin sizlere en küçük bir zararı bulunmadığı gibi tam tersine her alanda çok önemli katkıları olacak. Ama siz onların umurunda değilsiniz. Onlar emirleri tıpkı CHP'nin Pensilvanya'dan aldığı gibi sizden değil, milletten değil Kandil'den, buradaki terör baronlarından alır. İşte tüm bunlara karşı biz daima hangi kökenden hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun 80 milyon insanımızla tek millet demeye devam edeceğiz. Başka ne diyoruz.
"Tek Bayrak" Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda ve en son 15 Temmuz'da Diyarbakırlı ile Yozgatlı yan yana mücadele ederken, yan yana şehadete yürüten bayrağımız tekdir. Rengi şehitlerimizin kanıdır. Hilali bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldız şehitlerimizin ta kendisidir.
15 Temmuz gecesi İstanbul'da darbecilerin karşısına aslanlar gibi dikilen Diyarbakırlı Askeri Çoban kardeşimiz şehadete yürürken ellerinde işte bu Türk Bayrağı vardı. Diyarbakırlı polis kardeşim Halit Gülser, Ankara'da Gölbaşı Özel Harekat Merkezi'nde darbecilerin bombasıyla can verirken göğsünde bu bayrak vardı. Terörle mücadelede şehitlik mertebesine ulaşan ve her biri Diyarbakırlı olan 11 asker, polis kardeşlerimin yüreklerinde bu bayrak kazılıydı. İşte bu bayrak dışındaki bez parçaları bizim için birer paçavradan ibarettir. Başka ne diyoruz.
"Tek Vatan" bu vatan tarih boyunca hep mazlumların son sığınağı olmuştur. Şefkat limanı olmuştur. Aziz vatanımızın bütünlüğünü korumak boynumuzun borcudur.
780 bin kilometre kare ile Tek Vatan, vatanımızı böldürmeyiz. Tendürek’de varız. Cudi'de varız. Gabar'da varız. Besler Deresi'nde varız. Kimse topraklarımızı bölemez. Buna gayret edenler, karşısında silahlı kuvvetlerimizi, polisimizi, korucularımızı bulacaktır.
Kardeşlerim.
Dördüncü olarak 'Tek Devlet' diyoruz. Bizim Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka devletimiz yok. Yok paralelmiş, yok özerk devletmiş asla böyle bir şey söz konusu olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin özerkliği sana yetmiyor mu? Nereden çıkarıyorsun bunları. Devletimizi ne PKK'ya, ne PYD'ye, ne FETÖ'ye, ne DEAŞ'a ne de başka bir güce asla teslim etmedik, etmeyeceğiz. 15 Temmuz'da devletimizi ele geçirmeye çalışanlara, cevabımızı verdik mi? Benzer bir teşebbüste bulunanlar bu cevabı daha ağır bir şekilde alacaklardır. Belediye başkanlarını, milletvekillerini, hakkını arayan 70 yaşındaki ihtiyarları örgüt militanlarına tokatlattılar. Bunlar ne Millet bilir, ne Bayrak bilir, ne Vatan bilir, ne Devlet bilir.
Kanalizasyon, içme suyu, yol, kaldırım, park yapılması için kullanılması gereken kamyonları ve kepçeleri çukur açması için terör örgütüne peşkeş çektiler. Gelin, hep beraber hakkınızı, hukukunuzu, mücadelenizi demokrasi içerisinde verin. Siyaset aracılığıyla verin. Bu çağrımıza ne yazık ki, olumlu cevap veremediler.
Kardeşlerim.
Tek muhatabımız var dedim. "Millet" her zaman sizinle gönül diliyle konuşmaya devam edeceğiz. Yeni yönetim sistemiyle cumhurbaşkanını dolayısıyla hükümeti sandıkta doğrudan kim belirleyecek? Millet. Böylece oy sandıklarını, mermi sandığıyla değiştirmek isteyenlerin devri sona eriyor.
Gençlere parlamentoya girmeye var mısınız? (Katılımcılar EVET diyor) Hepinizin girme hakkı var. Onlar Kandil'e gönderiyor, biz sizi parlamentoya çağırıyoruz. Hazır mısınız? Yapamaz, edemez, ne demek yapamaz, benim dedem Fatih 21 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açtı mı? (Katılımcılar EVET diyor) Biz onların torunlarıyız, yaparız. Artık milletimizle, sizlerle aramıza ne terör örgütleri ne de onların piyonları giremeyecek. İnşaallah anayasa değişikliğiyle sıkıyönetim uygulaması tamamen kalkıyor. Diyarbakır sıkıyönetimin ne olduğunu iyi bilir. Olağanüstü hal uygulaması da şu anda olduğu gibi hükümetin ve Meclis'in denetimindedir. Terör örgütleriyle mücadele de ancak kullanılabilir. Onunla sınırlıdır. Kılıçdaroğlu'nun söylediklerine bakmayın.
Kardeşlerim.
14 yıl öncesinde 3 bin 500 dolar olan milli gelir şimdi 11 bin dolara çıktı. 16 Nisan'da bu reformları cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle inşaallah taçlandırıyoruz.
Şimdi Diyarbakır'dan öyle bir 'evet' sesi yükselsin ki Kandil'in de Pensilvanya'nın da Avrupa'nın da yüreği ağzına gelsin. Hayırcılar kim? Kandil'den ne diyor? 'Hayır' diyor. Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki bizim için, çıkmış hayır diyenlere terörist diyor. Kılıçdaroğlu yalan söyleme ben hayır diyene terörist demiyorum. Kandil 'hayır' diyor bu sese dikkat edin diyorum. Dolayısıyla kişi sevdikleriyle beraberdir. Söyle bana arkadaşını söyleyim sana kim olduğunu. Ben bunu söylüyorum. Dürüstlüğe davet ediyorum. Başka kim diyor? Pensilvanya da 'hayır' diyor. Bunlar birinci köprüye hayır dediler, bunlar ikinci köprüye de hayır dediler, bunlar Yavuz Sultan Selim köprüsüne de hayır dediler, bunlar Marmaray’a da hayır dediler, Avrasya Tüneline de hayır dediler, Osman Gazi köprüsüne hayır dediler, Çanakkale köprüsüne hayır diyemediler. Biz onlara rağmen, bu yatırımları yapmaya devam ediyoruz.
Kardeşlerim.
Siyasetçinin işi gönül yapmaktır. İnşa, ihya ve imar ve hizmet etmek, halkın ve hakkın rızasını kazanmaktır. Biz sizi yaradandan ötürü seviyoruz. Siyasetçinin silahla, çukurla, provakasyonla işi olmaz. Devletin Diyarbakır için, Diyarbakır halkı için gönderdiği kaynakları çarçur ederek, Kandil'e gönderenlerle işimiz olmaz.
16 Nisan inşaallah aydınlık yarınlarımız için vesile olsun. Sağ olun var olun’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından protokol üyeleri tarafından kesilen kurdele ile toplu açılış töreni gerçekleştirildi.
Töreninin ardından Valiliğimizi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler Valimiz Sayın Hüseyin Aksoy, Vali Yardımcıları ve Kaymakamalar tarafından karşılandı.
Polis merasim mangasını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Valilik binasına geçerek burada çeşitli spor dallarında derece yapan sporculara madalyalarını taktı.
Daha sonra Valilik Makamına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler burada Vali Aksoy ile bir süre görüştükten sonra Valilikten ayrıldı.