Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet” temalı kutlu doğum haftası programına İlimizi ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sayın Mehmet Görmez ve Valimiz Sayın Hüseyin Aksoy’da katıldı.
Programa Başkan Görmez ve Vali Aksoy’un yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlık Müşavirleri Abdürrezzak Ateş ve Doç. Dr. Mustafa Sarıbıyık, İl Müftüsü Burhan İşliyen, STK temsilcileri, kamu kurum kuruluşlarının müdürleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Seyrantepe Spor Salonunda düzenlenen etkinlik Diyarbakır İl Müftülüğüne bağlı İlahi Nağmeler Korosu tarafından gerçekleştirilen ilahi dinletisiyle başladı. Etkinlikte daha sonra Diyarbakır Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Fatih Çakmaktaş tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı.
Kutlu Doğum Haftası programında bir konuşma yapan Vali Aksoy şunları söyledi: “Sayın Diyanet İşleri Başkanım, Değerleri hanımefendiler, beyefendiler, geleceğimizin teminatı, bu günün küçüğü, yarının büyüğü olan gençler ve çocuklar. Peygamber efendimizin doğum günü, Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından 1989 yılından itibaren Nisan ayı içerisinde ve bir “ana tema” çerçevesinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlanmıştır. İçinde birçok hayrı ve güzelliği barındıran Nisan ayı; Hz. Peygamberi idrak etme, anlama ve yeni nesillere anlatma ayına dönüşmüştür. Bu mübarek Cuma gününde, peygamberlere, sahibelere, Beşinci Harem-i Şerif (Ulu Camii)’e, kadim medeniyetlere, ilme, kültüre ve sanata beşiklik yapmakla şereflenen ve bu güzellikleri yaşatan Diyarbakır’ımızda, maneviyat dolu bir buluşmaya daha hep birlikte şahitlik etmekteyiz.
Diyanet işleri Başkanlığımızın bu yılki ‘Kutlu Doğum Haftası’ için belirlediği ana tema Tevhid ve Vahdettir. Tevhit Allah’ın varlığını ve birliğini esas alan bir inanç olarak Allah’a hiçbir şeyin dolaylı veya dolaysız olarak ortak koşulmamasını, üstün ve aşkın bir güç olarak sadece Allah’tan medet umulmasını ve ona tapılmasını ifade eder. Vahdet de inananların birliğini, beraberliğini ve dirliğini ifade eder. Hiç şüphe yok ki; Müslümanların günümüzde en çok ihtiyacı olan inanç ve düşünce “Tevhid” ve “Vahdet’tir. İslam aleminin yaşadığı bu kaos ve kargaşadan kurtulması ve esenliğe ve barışa kavuşması “Vahdet” sayesinde mümkün olacaktır. Son aylarda yaşaya geldiğimiz terör hadiseleri, ülkemizde kaos, kargaşa, ve fitne ortamı yaratmaya çalışarak birliğimizi ve kardeşliğimizi hedef almaktadır. Bugün her zamankinden daha fazla “vahdet” ipine sarılmalı ve bu terör odaklarının heveslerini kursaklarında bırakmalıyız. Birbirimize daha fazla sarılmalı, şiddet ve terör yanlılarına pirim vermemeliyiz.
Değerli katılımcılar, Dün olduğu gibi bugün de, birlik ve beraberliğimizi bozmaya, Vatanımızı ve milletimizi bölmeye, kutsal değerlerimizi sarsmaya, kısacası vahdeti bozmaya çalışanlar vardır. Bu çabalar, sağduyu sahibi milletimizin sağlam ve sarsılmaz imanı ve devletimizin kararlı tutumu karşısında başarısız kalmaya mahkûmdur. Bizler, Hz. Peygamberin birleştirici ve bütünleştirici kişiliğini örnek alan inananlar olarak, vahdet anlayışına her zamankinden daha fazla sarılmalı, terör odaklarının yaymaya çalıştığı fitneye karşı uyanık olmalıyız.
Sözlerimi tamamlarken; Bu yıl ki Kutlu Doğum Haftasının ve belirlenen tema çerçevesinde gerçekleştirilecek olan faaliyetlerin İslam Âlemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Teşriflerinden dolayı Sayın Diyanet İşleri Başkanımıza ve bütün davetlilere şükranlarımı sunuyor, programın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Vali Aksoy’dan sonra İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Rıfat Ablay tarafından bir kaside okundu.
Etkinlikte bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise şunları söyledi: “Bizi kardeş kılan bize İslam nimetini bahş eden yüce rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun kutlu doğumunu idrak ettiğimiz sevgili peygamberimiz Muhammet Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem salatı selam olsun. Salatı selam her türlü ihtiramla ona onun haline asabına olsun. Saygıdeğer valim aziz misafirler yüreğinde Muhammet Mustafa sevgisiyle salonumuzu teşrif eden azizi Diyarbakırlı kardeşlerim hoş geldiniz. Sevgili peygamberimizin arkadaşlarım diye hitap ettiği sevgili gençler gözümüzün nuru kalbimizin süruru diye hitap ettiği sevgili çocuklar sevgili peygamberimizin kutlu doğumuna hoş geldiniz. Sözlerimin başında asıl ihmal etmememiz gereken Diyarbakır’a hitap etmek isterim. Az önce Ulucami’nin minberinden ifade etiğim gibi peygamberimizin vefatından sadece 7 sene sonra kapılarını resulullahın asabına açan Diyarbakır’a selam olsun. O kutlu komutana Hazreti Ömer’e, Halit bin velide ve Diyarbakır’ı teşrif eden tüm sahibelere salat ve selam olsun.
Aziz kardeşlerim ben bugün sadece kutlu doğumda Diyarbakırlılara hitap etmeye gelmedim ben bugün aynı zamanda bir kardeşiniz bir evladınız olarak size geçmiş olsun demeye geldim. Geçmiş olsun aziz Diyarbakır Sur içinde nice evliyalar barındıran sur, içinde nice mabetler barındıran sur. İçinde nice âlimler yetiştiren nice evliyalar yetiştiren sura barut kokusu yakışmaz. Gül kokusu yakışır sadece. Ve biz o gülü Muhammed’den almışız. Gül denince Muhammet Mustafa’yı hatırlatan bir medeniyetin çocuklarıyız biz kardeşlerim hanımefendiler ve beyefendiler. Nice kardeşimiz zor günler geçirdi nice evlatlarımız şehit oldu eli kalem tutacak bu toprağın nice çocukları kendi kendilerini helak ettiler. Nice kardeşimiz evsiz barksız kaldı evini barkını terk etmek zorunda kaldı.
Cenab-ı hak bir daha hanelerimize evlerimize şehirlerimize bu tür kötülüklerin girmesine izin vermesin. Rabbim bizleri muhafaza eylesin, hanelerimizi ve şehirlerimizi bu tür kötülüklerden muhafaza eylesin. Kardeşlerim şimdi yaraları sarma zamanıdır. Şimdi düşünüp de tedbir etme zamanıdır. Kalplerimizi birleştirme yüreklerimizi kaynaştırma zamanıdır. Onun için sevgili peygamberimizin kutlu doğumunda vahdet ve tevhit gelin birlik olalım. Altına da yazmışız “werin em bibin yek” Ne güzel çağrı bu dünyayı birlikte imar etmek varken bu dünyayı birbirimiz için güzelleştirmek varken. Bu dünyayı birlikte güzelleştirmek barışı, hakkı, adaleti, sevgiyi ve merhameti birlikte Diyarbakır’dan Sur’dan bütün dünyaya yaymak varken kalplerin arasına kin öfke nefret şiddet yakışır mı? Kardeşlerim nasıl ki kara delikler olur, kalbinde kara delikleri vardır. Kalbin kara delikleri kindir, öfkedir, düşmanlıktır. Bunların bütün sebebi olan ayrımcılıktır, ırkçılıktır.
İnsanlık bugün zor bir girdaptan geçiyor. Çevremiz ateşlerle kuşatılmış vaziyete. Şanı, şerefi yıllarca asırlarca İslam medeniyetine merkez olmuş Şam, Halep, Hama, Humus da ateşler yükseliyor. Milyonlarca insan kendi ülkelerini, kendi evlerini kendi hanelerini terk etiler. Sadece Suriye de bir milyona yakın insan katledildi, milyonlarca insan evlerini hanelerini şehirlerini terk etiler. Şimdi birileri istiyor ki bu ateş Diyarbakır’da yükselsin istiyor ama biz buna izin vermeyeceğiz. Biz buradan o kardeşlerimize burada biriktirdiğimiz barışı sevgiyi merhameti kardeşliği göndereceğiz.
İnsanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım. Çünkü bu din insanı yaşatmaya geldi öldürmeye değil. Yeryüzünde bir insan bir mümin resulullahın ifadesiyle kaybeden yüce Kabe’yi tavaf eden efendiler efendisi ona şöyle ifade etmiştir. Dedi ki ‘Ne kadar hoşsun ne kadar yücesin ne kadar mübareksin. Fakat nefsi melike olan Allaha hamdolsun ki bir müminin kalbi senden daha yücedir. Bir müminin kalbini Kabe’den daha yüce kabul eden bir peygamberin ümmeti gönül kırmaya bile yanaşmaması gerekirken birbirinin canını almaya kalkışır mı?’ Kalp gönül ise celil ve ekber olan Allah’ın nazarıdır. Onun için biz yaşatmaya geldik. Doğumunu kutladığımız sevgili peygamberimiz yaşatmaya geldik, öldürmeye gelmedik. Buradan o din adına, peygamber adına, kitap adına insan öldürmeye kalkışan cinayet şebekelerine söylüyorum.
Allaha hamdolsun ki Allah’ın diniyle yeryüzüne merhamet getiren Muhammed Mustafa ile hiçbir ilişkisi olamaz. İster adına DAİŞ deyin, ister IŞİD deyin ister başka bir şey deyin, ister Boko Haram deyin, ne olursa olsun bu cinayet şebekelerinin yaptıklarının sevgili peygamberimizin yer yüzüne getirdiği merhametle asla bir ilişkisi olamaz. Onun için diyoruz ki insanı yaşatmak için gelin birlik olalım, insanı diriltmek için gelin birlik olalım, insanı yüceltmek için gelin birlik olalım. Aziz kardeşlerim beynimizin inancımızın en temel ilkesi tevhittir. Tevhit sadece Allah’a iman etmekten ibaret değildir. Sadece Allah’ın varlığına inandım birliğine inandım demekten ibaret değildir. Tevhit insanla Allah arasında bir misaktır, bir anlaşmadır, bir sözleşmedir. Tevhidin üç boyutu vardır; birinci boyutu bizi kardeş kılan o muhteşem kelimeyi hatırlayın, yeryüzündeki bütün Müslümanları kardeş kılan bir kelime var o kelimeyi yüce rabbimiz yüce kitabında mübarek bir ağaca benzetir. Kökleri sabit, dalları semada, meyvesi daima yenilen muhteşem bir ağaç. O kelime Kelime-i tevhittir” şeklinde konuştu.
İlimiz genelin Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlenen Siyer Bilgi Yarışmasında dereceye girenlere ödülleri Diyanet İşleri Başkanı Görmez ve Vali Aksoy tarafından verildi.
Programın sonunda hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından etkinlik sona erdi.